You are currently viewing Kara Örümcek / Jeremias Gotthelf / İthaki

Kara Örümcek / Jeremias Gotthelf / İthaki

İlk Basım Tarihi: 1842

Çeviren: Barış Tanyeri

   Evin etrafında cumartesi akşamları gündüzle gece arasındaki birkaç fırça darbesi ile elde edilmesi mümkün olmayan bir pazar parıltısı asılıydı; ki bu parıltı geleneksel saflığın değerli bir mirasıdır ve tıpkı aile şerefi gibi her gün muhafaza edilmesi gerekir zira tek bir saat bile başıboş bırakıldığı takdirde lekelenebilir ve kan lekelerine benzeyen, boya badanaya bana mısın demeyen bu izler nesillerce silinmez.

(Sayfa 5)

… tüm bitki dünyasının, insanlara  kaderlerinin her sene yenilendiğini göstermek istermişçesine göğe doğru uzandığı ve coşkunca çiçek açtığı gündü. ..

(Sayfa 6)

… İyi besili, mağrur tavuklar ve güzel güvercinler ayağının dibindeki ekmek kırıntıları için didişiyorlardı ve utangaç, ufak bir kumru bir şey kapamayınca büyükanne ona kendisi bir parça atıyor, dostane sözlerle diğerlerinin anlayışsız ve tez canlı olduklarını söyleyip onu teselli ediyordu.

(Sayfa 7)

… Yakışıklı ve bekâr vaftiz babasına kollarının ne kadar güçlü olduğunu ve nelere dayanabildiğini gösterme fırsatını kaçıramazdı. Bir kadının poyrazda uçuşacak incecik kollardansa güçlü kolları olması gerçek bir köylü için daha iyiydi ve babalar öldüğünde, anneler bir başlarına hem ekmek teknesinin dümenine geçip anaforlara düşmemeye dikkat edip hem de haneyi çekip çevirmek zorunda kaldıklarında bu güçlü kollar pek çok çocuğun can simidi olmuştu.

(Sayfa 13)

   Evin önünde oturanların sohbeti aheste ilerlemesine karşın sonlanmak bilmiyordu; yemekten önce midenin düşünceleri, ruhun düşüncelerini rahatsız eder ve insanlar hoşnut olmadıkları bu haletiruhiyeyi ehemmiyetsiz konular hakkındaki hafif sözcüklerin arkasına saklar. 

(Sayfa 17)

“… İnsan neye vurursa vursun, ister taşa ister ağaca, bir inilti olsun ses çıkar. İnsan da böyle inlemeli, karşısına çıkan herkesle derdini paylaşmalıdır, zira belki de  içlerinden biri ona yardım edebilir. …”

(Sayfa 27)

… Ama diğerleri gibi dövünmeyen bir kadın varmış . Lindau’den geldiği  söylenen ve buradaki çiftlikte yaşayan bu kadın son derece zeki ve cesurmuş. Yaman siyah gözleri varmış ve ne Tanrı’dan ne de insandan korkarmış…

(Sayfa 29)

=> Sayfa 21 Christine’in özellikleri

=> Sayfa 44, 45 Christine’in başına gelenler

… Belki de gerçekten öyledir, çoğu insan son yollarını haberi olmadan yürür çünkü, bunu bilseler kim bilir neleri değiştirirler.

(Sayfa 55)

   Güzel bir hasat günüymüş ama kimse işbaşı yapmıyormuş; büyük bir talihsizlik yaşandığı günün ertesinde âdet olduğu üzere insanlar bir araya gelmişler. Titreyen ruhlarında, dünyevi sefalet ve  sıkıntıdan kurtulabilmek için ölümsüz bir ruhu fidye vermenin gerçekten ne demek olduğunu sonunda anlamışlar; gökte bir Tanrı olduğunu ve zavallı, kendilerini savunamayan çocuklara karşı yapılan haksızlıklar karşısında korkunç bir intikam aldığını hissetmişler. Dolayısıyla bir araya gelip korkudan titreşerek yakınmışlar. Kimse evine gitmeye cesaret edemezken yine de kendi aralarında kavga ediyor, tartışıyorlarmış. herkes birbirini suçluyormuş, herkes diğerlerini uyardığını söylüyormuş ve herkes suçluyu cezalandırmaktan ve evindeki insanlara dokunmamaktan yanaymış. Ama bu korkutucu bekleyiş ve kavga içinde, kurban edecekleri yeni bir masum olduğunu bilseler kendi postunu kurtarmak adına en ağza alınmayacak şeyleri yapmaktan hiçbiri de imtina etmezmiş.

(Sayfa 60)

=> Sayfa 61 örümcek neler yapıyor

=> Sayfa 62, cüretkâr Leh şovalye

=> Sayfa 64, 64 Örümcek stil değiştiriyor

=> Sayfa 65, Cheristine’in kocası ve şeytanın ona daha fazla zarar vermesi

Leave a Reply